Malatya'nın Güneşi: Kayısı
Malatya’nın Güneşi: Kayısı
Bilinen tarihe göre kayısının varlığı 5000 yıl öncesine dayanır. Orta ve Batı Asya’yı içine alan geniş bir coğrafyanın, kayısının anavatanı olduğu bilinmektedir. Bilhassa Çin açısından büyük önem arz etmiş olan kayısı hakkında Çin yıllıklarında sıklıkla bahsedilmektedir. Çin açısından kayısının önemini ortaya koyan en çarpıcı detay ise Çin’de bulunan 11 şehrin adında "xing" (kayısı) kelimesinin geçiyor olmasıdır.
MÖ IV. yüzyılda gerçekleştirdiği seferler sırasında kayısıyı Anadolu’ya getirdiği düşünülen Büyük İskender, onun yetiştirilmesi için uygun iklim ve toprakların burada bulunduğuna kanaat getirerek bir nevi Anadolu’nun, kayısının ikinci vatanı olarak kabul görmesine vesile olmuştur.
Malatya, Büyük İskender’in kayısıyı Anadolu’ya getirmesinin ardından kayısı yetiştiriciliği açısından en ön plana çıkan bölgelerin başında gelmiş ve her daim kayısı ile özdeşleşen bir il olarak bilinegelmiştir. Bu durumu vurgulayan en eski yazılı kaynak ise Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesidir. Evliya Çelebi, bu önemli eserinin Malatya ile ilgili kısmını 1655 yılında yazmış; burada kayısıdan ve Malatya’da yetiştirilen kayısı türlerinden bahsetmiştir.
Her ne kadar birçok türü bulunduğu gibi onlarca alternatif gıda ürünü olarak kullanılsa ve bu yönüyle Malatya’nın en önemli marka değerlerinin başında gelse de kayısı yetiştiriciliği oldukça uzun, pahalı, zahmetli ve meşakkatli bir üretim sürecidir. Örneğin dikim yapılacak alan hazırlanırken iklimsel faktörlerin göz önüne alınması bu noktada son derece elzemdir. Nitekim kayısı, her iklim koşulunda yetiştirilebilen bir meyve olmayıp kışın soğuk, yazın ise sıcak geçen iklimlerin meyvesidir. Soğuğa maruz kalma isteği duyan kayısının her çeşidi, soğuğa aynı oranda ihtiyaç duymaz. Örneğin Hasanbey çeşidi 950-1600, Tokaloğlu 1230, Hacıhaliloğlu 850-1000, Çöloğlu 830-1000, Şekerpare çeşidi ise 950 saat süresince soğuklanma ihtiyacına sahiptir. Üç dönem budaması yapılması, seyreltme gibi bakım işlemleri, bunun yanı sıra hastalık ve zararlılarla mücadele, hasat sonrası kurutma ve depolama işlemleri gibi faktörler kayısının yetiştirilme sürecini güçleştirdiği gibi onu daha kıymetli kılar.
Öte yandan Malatya’nın 40 yıllık rasat değerine baktığımızda ortalama 13.7 ℃ sıcaklığa sahip olduğunu; en düşük sıcaklık değerinin ortalama -19℃, en yüksek ortalama sıcaklığın ise 42.2 ℃ olarak gözlemlendiğini görürüz. En fazla yağışın 12 günle Nisan ayında, en az yağışın ise 1 günle Temmuz ve Ağustos aylarında gözlemlendiği Malatya’nın, düşen iklim faktörü ile birlikte kayısı yetiştiriciliğinde oldukça elverişli bir iklime sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Dünya genelinde kuru kayısı üretiminin %85’inin yapıldığı Malatya’da her yıl ortalama 100 bin ton kayısı, 115 ülkeye ihraç edilmektedir. Son yıllarda artan ihracat oranlarının etkisi ve bu alanda deyim yerindeyse dünyada rakipsiz konumda bulunması hasebiyle Malatya kayısısı, ülkemizde Avrupa Birliği tarafından coğrafi işaret alan üçüncü ürün olmuştur.
Malatya kayısısı tadıyla (tat indeksi 80-120), kuru madde miktarının yüksek organik asit miktarının düşük olması ile ve kurutmalık kayısıya elverişli olması nedeni ile ayrıcalığını korumaktadır. Kayısı, yaş ve kuru olarak tüketilmesinin yanı sıra reçel, pekmez, nektar, marmelat, çikolata ve döner gibi farklı ürün gruplarıyla beslenme hayatımızda önemli bir yer edinmiştir. Sağlık açısından sayısız faydası bulunan kayısı, beynin daha düzenli çalışmasını sağlar, stresi azaltır, mide rahatsızlıklarına iyi gelir, karaciğerin onarımında önemli bir rol oynar ve böbrek taşının oluşumuna müsaade etmeyerek kalp için de oldukça yararlı bir meyvedir.
İlkbahardan sonbahara kadar Malatya halkının yaşayış biçimini şekillendiren kayısı, şehrin kültüründen sosyal hayatına, ticaretinden beslenmesine, eğitim hayatından şehirleşme ağına, tarımsal bilgi ve birikiminden kültür ve sanatına kadar sayısız alanda önemli derecede etki etmektedir. Uzun yıllardır düzenlenen ve artık bir gelenek haline gelen Uluslararası Kayısı Festivali ile de kayısı ününü Malatya’ya, Malatya da ününü kayısıya vererek birbirlerinin değerine değer katarlar.